Cuma, Şubat 27, 2009

metroda..

Bu beyle dün metroda tanıştım. Son anda yetiştiğimden oturacak yer yoktu ve Onun oturduğu yerde tutunmuş olarak yolculuğa başladım. Önce elleri dikkatimi çekti. Yaşlı dedim içimden. Profiline baktım, oldukça yaşlı olmalı. İlgimi çekti, oldukça yaşlı, zarif saydam elleri var, yalnız seyahat ediyor . Üstelik bir insanın bu kadar uzun ve sağlıklı yaşayabilmesi için yöntemi olmalı. Okuduğum bir çok kitap, sağlıklı beslenme ve olumlu düşünce gücünün uzun yaşama anahtarı olduğunu söylüyor. Acaba bu beyin sırrı nedir?

Bir süre sonra etrafındakilerle sohbet etmeye başladı. Fıkralar anlattı ve esprili bilmeceler sordu. Sonra karşısındaki yer boşaldı ve ben de oturdum. Fıkraları ve bilmeceleri bana da sordu. Konuşma dili esprili ve zarifti. İnsana kendini iyi hissettiren bir dili vardı. Ne çok insanın diliyle adam dövdüğünü düşündüm bir anda. Ne kadar alışmışız dövmeye dövülmeye dille, farkettim.

Vedalaşıp ayrıldık ben merdivene, O da asansöre yöneldi. Yukarı çıkınca aklıma geldi, neden asansörde ben eşlik etmedim diye. Asansörün orada bekledim. İnince bir fotoğrafını çekip çekemeyeceğimi sordum. Güzel çıkaracaksın değil mi dedi. Beğenmezseniz tekrar çekerim dedim.

Ayaküstü biraz daha sohbet ettik. Neredeyse 90 yaşında olduğunu, Ege Üniversitesi'nden emekli matematik profesörü olduğunu, karısının Alzeirmer hastası olduğunu artık kendisine abi dediğini ve bunun onu çok üzdüğünü, Türmenistan vb. yerlerden yabancı bakıcılar bulduklarını çünkü Türk bakıcıların gece kalmak istemediklerinden bahsetti.

Vedalaştık, ben oğlumu okuldan karşılamaya O da evine..

Bu fotoğrafı hatırlamak ve anlamak için çektim. Uzun yaşamış bir insanı. Zaman geçip, ben bu resme baktıkça yaşamla ilgili yeni neler keşfedeceğim acaba?
*
not: resim kedila'ya ait.

Çarşamba, Şubat 25, 2009

köpük






Dün akşam özel bir şey yaşadık. Oğlum ilk defa bir köpekle tanıştı, bir golden retriever olan Köpük'le ve çok iyi anlaştılar.

Gecenin başında balkon penceresinin camına uzaktan uzağa bakan Mırmır, gecenin sonunda Köpüğün boynuna sarılmış, biz en iyisi biraz daha burada kalalım diyordu bize.



Kedi ve köpek davranışları üzerine bir çok kitap okumuştuk, geçen sene çekinerek de olsa kedilere oldukça yaklaşmıştı ama bir köpekle ilk defa iletişim kurdu. Köpük oyuncu ve sevecen köpek, çocuklara karşı özellikle nazik. Birlikte top oynadılar.

Hayvanların dilinden anlamasını istiyorum Mırmır'ın. Canlıları sevmesini ve anlamasını. Ve gerçekten korkması gerekenleri bilmesini.



*

not: resimler gogila'dan.

Salı, Şubat 24, 2009

yeni hayat



Yeni bir hayata başladım:) Artık evdeyim ve günü yaşama şeklim değişiyor. İstediklerimi yapmak için zamanım var artık. Yaşasıın:)


Bugün uzun zamandır özendiğim, istediğim şeyi yaptım. Pazardan çeşit çeşit otlar aldım, onları sevdim, okşadım, yıkadım, oynadım, haşladım, limonladım, yağladım, alladım, pulladım soframın baş köşesine koydum. Yiyeceği beş duyu ile tadabilmeyi bedeni olduğu kadar ruhu da beslemeyi öğrettiği için bana, Tijen'e teşekkür ederek.




Yapmayı planladıklarım arasında bunlar var; beden ve ruhumu beslemek, resim yapmak, yazmak, arkadaşlarımla daha çok vakit geçirmek, bir kedi sahibi olmak, çokça kitap okumak, yürüyüşler yapmak, şarkı söylemek, sevdiğim bloglarda görüp de deneyemediğim binbir şeyle uğraşmak, yetmedi bir de burada yayınlamak:)






Bir de söylemiş miydim gökkuşağını gördüğü mü? Yağmur ve güneşin bana hediyesidir bu. Sevincimden şarkı söyleyip dans ettim. Ama önce Mırmır'a tut onu bir yere kaçmasın dedim ben makineyi almaya gidiyorum. Sıkı sıkı tuttu ben gelene kadar:)

Hergün yeni bir şeyler oluyor.

*
not: Turp otları Foçafoça sitesinden. Gökkuşağı Kedila'ya ait.

Pazartesi, Şubat 23, 2009

önyargı...


Orada olduğunu bildiğin şeyin, aslında oraya hiç gitmemiş olduğudur.

Kafatasımızla sınırlı olanın dünya olduğunu sanmaktır. O, bir dünyadır ama tüm dünya değil.

Biz varken var, yokken yoktur. Bizimle sınırlı olan şey nasıl herşey ve herkes için olabilir?
*
*
*
not: resim gogila dan bir yerden.

Cuma, Şubat 13, 2009

mis kokulu, huzur dolu



Benim mis kokulu güzel sümbülerim. Akşam eve dönerken yoldaki çiçekçi kızdan aldım. Koklaya koklaya geldim eve. Mutluyum, huzurluyum.

İşle ilgili kolay olmayan yoldu, karar vermesi zordu. Bir seçim yapmak gerekliydi.Ve Ben karar verdim ve yola çıktım. Kendimi iyi hissediyorum şimdi.

Teşekkürler..

Sevgiler..

Çarşamba, Şubat 11, 2009

durum


İşle ilgili sıkıntılar yaşamaktayım. Bir anda olur gibi görünen şeyler tersine döndü. İşyerim herşeyi yokuşa sürüyor, çalışmayı da ayrılmayı da. Kafam kazan gibi. Sakin ve mantıklı olmaya çalışıyorum. Oluyor görünen şeyin, şimdi olamıyor oluşunu anlamıyorum. Kızgınım, kırgınım, korkuyorum. Durum budur.


Sevgiler..

Çarşamba, Şubat 04, 2009

zaman akıp gidiyor..




Müziğin inceden tatlı sesi, çaydanlığın buharına karışıp buğulanıyor. Sıcak, dingin bir öğleden sonrası herşey yerli yerinde, herşey yolunda. Sonsuza kadar böyle kalınabilir.

- Neden olmasın?
- Hiç bir şey yerinde durmaz.

Pencere önündeki saksılar yeni sulanmış, hafif toprak kokusu var. Pencerenin önünde bir de masa var. Çiçek desenli masa örtüsü şıklığında. Annanne ıhlamuru demliyor, oda güzel çocukluk günleri kokuyor. Kız içine kokuyu çekip pencereden dışarı bakıyor dalgın dalgın. Bu anı sürekli kılmanın bir yolu olmalı diye düşünüyor. Annanne sadece gülümsüyor.
*
Çay bardakları usulca masaya yerleştiğinde anlıyor geldiğini, nasıl da dalmış. Zaman akmalı diyor Annanne, dışarı bak neler görüyorsun?
- Kar yağıyor, güneş sisin içinde aydınlık bir delik gibi. Uzakta evler var daha doğrusu evlerin çatılarının silüeti.
- Başka?
- Bir adam yürüyor. Güneş'e doğru. Sanki biri ona güneşi takip et demiş gibi. Güneş onu evlere doğru götürüyor. Soğuk, ıssız kasvetli orman yolunda burnunun ucunu bile göremiyor. Başka zaman umrunda olmazdı güneş ya da yol. Şimdiyse üşümüşlüğüne ve kaybolmuşluğuna tek umut güneş. Anlamadan yürüyor, bir yere varmayı umut ederek yürüyor. ,
Eğer zaman durursa, onun umudu da olmayacak. Issızlığın ortasında donacak dedi Annanne.
Zaman akmak zorunda, O'nun sıcak ve güvenli bir yere varması için.Ve Benim de usulca yaşamdan çekilebilmem için.
- İstemiyorum.
Annanne gözleri çizgi çizgi gülümsüyor, adam yürüyor. Dışarısı kış, içerisi bahar şimdi. Zaman geçecek ve bu ikisi yer değiştirecek kız istemese de, bunu biliyor..




ayak izleri


Geride bıraktığımız ayak izleri bir dalga ile silinip gidecek mi? Ya da korkmalı mı ayak izi bırakmaktan? Hiç ayak izi bırakmamak için adım atmamalı mı? Biri takip edip gelir beni bulursa ? Daha kötüsü kimse beni aramazsa, bulan olmazsa?
Kimimiz zaman zaman düşmüşüzdür ayak izlerimizin telaşına. Özellikle de ilk gençlik yıllarımızda.
Oysa yürümektir esas olan, izler başkasının işidir; denizin , rüzgarın ya da takip edenin.
*
not: resim kedila'ya ait.
*