Salı, Eylül 30, 2008





Evin güneşi ile başım fena halde dertte. Son halimiz de resimdeki gibi. Yaptıklarını neden yaptığını anlayamıyorum. Hergün baştan başlamaktan yorgun ve şaşkınım. Okuduğum ne yapmalı, nereden başlamalı kitaplarında da döndüm başa. Artık hiç bir şey anlamıyorum.
*
Tamam bir mesajı var da, anlayalım derken fırıldağa döndüm elinde. Bir de herkesin yorumları üstüne tuz biber ekiyor.
*
Ne yapıyorum peki şimdi? Şimdilik don't worry be happy eşliğinde başımda meşhur soytarı şapkamız, odada dolanıyorum. It will soon past whatever it is.... don't worry be happy...

*

Pazartesi, Eylül 22, 2008

arkadaşlar ve yıldızlar



İnsanın dostlarının olması harika bir şey. Bunu yeni mi anladın derseniz evet bunu yeni/yeniden hissediyorum. Ya da ilk defa doğru şekilde hissediyorum.


Çok uzun bir süre/ yaşadığım yılların yüzde doksanında kendimi yalnız hissettim. Kalabalıklarda yalnız, ailemle yalnız, arkadaşlarımla yalnız. Baba kedinin beni anlayabilmesine ve anlayışına rağmen yine de yalnız.

Cumartesi günü Sunshine ve Atlikarinca ile beraberdik. Evin Güneşi ve Deniz Yıldızını bahçeye saldık. Onların bahçedeki tuğlalarla karnaval apartmanı ve kunduz seti yaparken, bir taraftan da arkadaşlıklarını inşa etmelerini seyrettik.

Biz ise kek yaptık. ( İyi bir sohbet için harika bir araçtır kek yapmak, çay demlemek ve tüm bunları güzel bir sohbet ile mideye indirmek). Çay içtik ve sohbet ettik. İşler, insanlar, beklentiler, başlayan ve biten ilişkiler, 20'li ve 30'lu yaşlar ( siz hangisini tercih edersiniz? ) arasındaki farklar. Mama mia, Nazan Öncel, Jri Tranka/Süper Babanne'si ve neden anlayamadığımız (çok mu amerikanlaşmış algılarımız?).
Bu arada çocukluk arkadaşım aradı beni. Annelerimiz de çocukluk arkadaşı O'nunla. İşte o an anladım ki, yalnızlığım pek de gerçek değil, olmamış. İnsan sandığı kadar yalnız olmuyor. Her zaman olmuyor.
Yalnızlık, sadece benim korkularım, hedefsizliğim, kararsızlığım ile ilgili idi. Ne istediğimi bildiğim zaman ilgi ve destek anlamını buluyor.



"Kaplumbağa, sadece kabuğuna çekilmezse yıldızları görebilir."

not: "Arkadaşlar" Paula Doherty'e ve "Yıldızlar" da Amanda Shepherd'a ait.

Salı, Eylül 16, 2008

kaplumbağa ve kelebek


Bu ayın başından beri gökyüzüne bakıyorum. Bu, beni sakinleştirdi. Dinlememi, karar vermemi, uygulamamı ve beklememi kolaylaştırdı. Sunshine'in huninin dar yeri nasıl geçilir önerileri (Doris Helga/ Acıyı güce dönüştürmek) ve Beyaz Tavşan'ın Akıl Haritası (Freemind) zifiri karanlıkta boşluğa adım atıyormuşum duygusundan -ki ben bundan nefret ederim; korkmuş kaplumbağa misali kabuğuma çekilip hareketsiz kalırım- kurtarıyor beni. İçgüdülerimin peşinden gitmek için bir plana, hatırlatıcıya ihtiyacım var yoksa çok çabuk kendimi salıyorum (Kısaca tembelim).


Akıl Haritasını hazırladım. Uygulamaya geçmemiş olsam da (henüz işe devam ediyorum), planlarımı karşımda görmek , yeni şeyler eklemek bana güç veriyor. Kendime ve yapabileceklerime güvenmemi sağlıyor ve uzun zamandır istediklerimi gerçekleştirmek için bu fırsatı en iyi şekilde kullanmam gerektiğini hatırlatıyor.


Karar vermek ve nasıl yapacağını bilmek çok iyi hissettiriyor.
*****************************************************
not: fotoğraf kime ait bilmiyorum.

Çarşamba, Eylül 10, 2008

Çarşamba, Eylül 03, 2008

yol ayrımı




Garip bir hafta. Tayinim çıktı. Yol ayrımındayım. Aslında hangi yoldan gideceğime karar verdim gibi. Sakinim. Gökyüzüne bakıyorum yol ayrımının üzerinden. Derin nefesler alarak. Gelecek iyi olacak. Baba kedi ve evin güneşi benim yanımda oldukları ve ben sevdiğim şehirde olduğum sürece mutluyum, herşey iyi ve her zaman yapılacak işler vardır.

Ben iyiyim.

fotograf İrem Kutrafalı'ya ait. http://www.fotokritik.com/kullanici/african