Cumartesi, Mart 14, 2009

***


"Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir" diyor Ece. "Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş alanınız genişler."






Haftaiçi bazı günler Sunshine bize ders çalışmaya geliyor. Stajı bitti ama mesleği için gerekli olan belgeyi alabilmesi için vermesi gereken sınavlar var. Aralarda sohbet ediyoruz. Şimdimizi şekillendiren geçmişimiz, insanlar hep böyle miydi, neden? ama bu çok yıpratıcı vs..




İnsanlar hep böylemiydi? Fazla genel bir soru, şöyle genişletilebilir:




* Yeni bilgilere kapalı,


* Kendinden farklı olan herkes ve herşeye karşı toleranssız,


* Okumaz, araştırmaz, bununla gurur duyar,


* Çok bilmiş, en ve tek doğruyu bilir,


* herkes bu doğruya göre davranmalıdır ve bunun için herkesle çatışır,


* İstekleri ve yaptıkları çelişkili,


* Doğal değillerdir, sürekli planları vardır




Sıklıkla kendimizi kötü hissetmemizde etkili olan bu tip insanlar oluyor. İş yeri gibi, okul gibi birlikte yaşamanın zorunlu olduğu yerlerde küçümsenmekten, aşağılanmaktan ne kadar yorulduğumuzu düşünüyorduk.




İyi de onlar da insan.Ne farkımız vardı?




Cevap: eğitim.




Deniz Yıldızı bu yıl ilkokula başladı. İlkokulda veli olmayı öğrendik bu sene Sunshine la biz bu sayede. Öğrendik ki buradan başlıyor herşey. Kişilik, aile yapıları da etkili ama bir toplumda aynı kalıba sahip olmakta bir neden olmalı. Eğitimde bir garipliklik var. Çok garip.


Bebekliğinden beri kitapla büyümüş, okumayı da sökmüş artık kendi de okuyabilen bir çocuğa, okuyamıyor neden der öğretmen? Yazabilmesine rağmen yazısının ortasında sayfayı karalayıp ben yazamıyorum, öğretmen öyle diyor diye ağlayarak odayı neden terk eder çocuk? Öğretmen ne ister? Sınıfta vermediği bilgiyi, parasıyla mı vermek ister?Onun kafasını karıştırarak öğrenmemesini mi ister?. Muhtelif cevaplarım var daha, yazmayayım ben.


İkimiz de kendi çocukluğumuzda derslerle değil de daha çok öğretmenlerin yanlış tutumları, yaptıkları haksızlıklar nedeni ile yaşadığmız hayal kırıklıkları, depresyon ya da ruh sağlığımızı koruma adına boş vermelerimizi hatırladık. Eğitime gereğinden fazla mı anlam yüklemiştik? Biz hayal mi kuruyorduk? Zamanla öğrendik ki buralarda bunun bir değeri yok, eğitim istiyorsan bunu kendin becereceksin. Bir de bunca eğitimi aldıktan sonra,çok sayıdaki bu Tipler tarafından küçümseneceksin, buna göğüs germek için ayriyetten kendini eğiteceksin.


Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibi değil bu yüzden herkes için.Nefesi insanın başka şeylerle de tıkanıyor ama görüş alanlarında bir genişleme olmuyor. Üstelik yaşlandıkça gözleri daha bir görmez, kulakları daha bir duymaz oluyor. Yaşken bir eğdiler mi bir daha kolay düzelmiyor insan.
Harold'un deyimiyle Aklım yerimde mor kalemim elimdeyken ben kendimi eğitirim, dağa da tırmanır geniş geniş etrafımı bir seyrederim. Gelen varsa benimle hoşgelsin.
Amman, amman kimse bizi eğitmesin!
*
not:resim gogila'dan.



1 yorum:

Basak dedi ki...

Kedila, harika bir yazı olmuş. Yaşlanmak ile ilgili söylediklerine tamamen katılıyorum.