Cuma, Ekim 10, 2008

muz bahçeleri




Hepimiz bir yetenekle doğarız. Küçükken yeteneğimizin şekillendirdiği hayaller kurar ve ömrümüzün sonuna kadar bunu gerçekleştirmeyi isteriz. Hayallerimizi yaşamımıza taşıdığımız oranda kendimizle barışık yaşar ve sonumuzu huzur içinde kabul ederiz.

*

Hayallerimiz şekillendikçe karşımıza hep iki seçenek çıkar: SEÇ ya da TERKET.

*

Hayalini yaşamayı seç ve yalnız kal, aç kal, itibarsız kal, pişman ol ve acı çek.

Ya da hayallerini terk et, gerçekçi ol, mantıklı ol, kazanmayı seç.

*

Kimse kimseye benzemez. Herkesin kendi yolu vardır. Gerçeği kendisine aittir. Kimse başkasının yolunda, kendisine ait olmayan ayakkabılarla yürüyemez. Yürümek için harcadığı çaba onu kendi yolundan uzaklaştırmak ve hasta etmekten başka bir işe yaramaz.

*

Bir zamanlar küçük bir kız varmış. Bahçeli bir evde yaşarlarmış. Dut ağaçlarına tırmanır,kimsesiz yavru köpekleri besler, öğle sıcağında ağaç gölgelerinde oturup kitap okurmuş. Kitaplarla dolu, kocaman bir muz bahçesi olan bir evde yaşamayı hayal edermiş. Dünyanın en güzel muzlarını o yetiştirecekmiş.



Ama bir gün uyandığında ona artık büyük bir kız olduğunu, böyle yaşayamayacağını geleceği için yapması ve yapmaması gereken şeyler olduğunu söylemişler. Kız öylece kalakalmış. Ama neden? Ne değişti bende?

Onu okullara göndermişler. Başarılı olmuş, elbet bir gün istekleri bitecek ve ben de kendi istediklerimi yapabileceğim diye düşünmüş. Hala umut var.


Yıllar geçmiş. Yaşamının en önemli kararını verme zamanı gelmiş. Karşısına o iki seçenek çıkmış: SEÇ ya da TERKET...





Şimdi karşımda oturan O Kız, başkalarının ayakkabılarını giymekten yorgun, hasta, muz bahçelerini çoktan geride bıraktığını düşünüyor. Şimdiki gerçeğinin bambaşka olduğunu ve sorumluluklarını..





Muz bahçeleri hala senindir. Sen onu hayal ettiğin sürece er ya da geç senin olacaktır. Kendi ayakkabılarınla yürümeye başladığında, kendi yoluna ulaşabilmen zaman alacak ama hem sağlığına hem de muz bahçene kavuşacaksın.






Hadi..

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Öyle doğru ki...Hep kalıplara göre yaşanan hayatlar, diretilen ve dayatılan doğrular...Tüm bunlar cesaretsizlikten kaynaklanıyor belki...Belki de nasıl yürüneceğini bilmemekten...Ama böyle yaşayanlar aslında kendi hayatlarından çalıyorlar...İstemek lazım önce...Sevgiler...

Tijen dedi ki...

Ben hiç hayalsiz bir yaşam düşünemedim. Düşünmemeli de sanki...
(Kedila'nın evi Mutfakta Zen'in linklerine eklendi)

Kedila ve Meşe dedi ki...

İsteme cesareti belki de en zor şey şu hayatta maviye yolculuk..

Tijen hanım teşekkür ederim.

balaca dedi ki...

teşekkür,Kedila..